Pazar, Mayıs 21, 2006

Futbol Holiganlığı Terör Suçu Olsun!

Bu konuyu geçen hafta yazmam gerekirdi ancak bir türlü fırsat bulamadım. Hürriyet Gazetesi'nin şampiyonluk kutlamaları ile ilgili 15.5.2006 tarihli yazısını lütfen açıp bir okur musunuz? Bu nasıl bir iştir anlamıyorum ki!!! Ne biçim bir toplum olduk biz??? Kazanan kutlamayı bilmiyor... Kaybeden üzülmeyi!!! Birbirini döven dövene, kesen kesen kesene, vuran vurana!!! Türk insanı olarak sanırım en hassas olduğumuz konular 'namus, aile, din, vatan'! Bu konularda hiç kimseye söz söyletmeyiz... Söyletemeyiz!! Futbol gibi, basit bir mantıkla, 22 kişinin 4 adamın idaresinde 1 meşin yuvarlağı 3 direk arasından geçirmeye çalışmasından ortaya çıkan sonucu bu değerlerimiz kadar nasıl olur da sahipleniriz anlamıyorum!

Bir Galatasaray'lıyım... Koyu da bır Galatasaray'lıyım. Futbol'u da çok severim... Hele iyi futbolu çok ama çok severim! Bir Barcelona'yı, bir Brezilya'yı seyretmeye doyamam! Ama canımı, canım kadar sevdiğim başka takımları tutan dostlarımı, arkadaşlarımı çok daha fazla severim! Bir maç için hiç ama hiç kavga etmedim. Evet, belki yüzlerce kez birbirimizi kızdırdık sonuçlardan sonra. Hani biraz da keyfi burada bu işin! Bazen güldük, bezen de dişimizi sıkıp sustuk! Ama hiç kırılmadık, hiç birbirimizin canını yakmadık!! Hep haddimizi bildik!

Şu manzaraya bakın yahu! Sanki ülkede harp çıkmış! Şampiyonluk kutlaması için gezmeye çıkmak istiyorum, en doğal hakkım, annem, babam izin vermiyorlar koca adam olmuşum nafile! Başıma bir iş gelir diye! Nedir bu?? Gülünecek, sevinilecek bir an ama, dökülen kandan ağlayanlar, üzülenler! Değer mi? Değdi mi?

Basit birer seyirci olarak kulüplere bilet geliri yada stad doluluk oranı istatistiği olan bizler nasıl oluyor da oluyor kendimizi bu takımlarla birebir özdeşleştirebiliyoruz, anlamıyorum!!! Bir futbol takımını alıpta ailemizin, namusumuzun yerine koyabiliyoruz akıl erdirilebilek bir iş değil! Bir takım şampiyon oluyor, onlarca milyon dolar kazanıyor, bize değen dokunan bir şey yok, dövüşen kapışan bizleriz!!! Elbetteki kazananın yanında olmak istiyoruz hepimiz. Takım daha çok kazansın, daha iyi oyuncular alsın, daha çok kazansın! Bizim tuttuğumuz takım hep kazansın! Kazansın da, bir kaybettiğinde dünyanın sonu mu ya da diğer takımlar 'hak çalmış şerefsizler' gibi dövülmeli, öldürülmeli mi?? Nedir bu tahammülsüzlük? Nedir bu kargaşa?? O kadar rezil durumdayız ki aslında... Kısır çekişmeler içinde bocalayan bir ligimiz, bir kaç takımın global dünyadaki lokal büyüklük kavgaları arasında oynanan maçlar, 1. ve 2. takım arasında sadece 2 puan fark ama 3. ile aralarındaki 30 puanlık fark, gençlerden yetiş(tiril)meyen futbolcular, bir kaç yıl önce bir parlayıp sonra sönmüş ve 2006 Dünya Kupasında olmayan bir milli takım, GS'lilere sorsanız tüm puanları onlar kazanmıştır ama son bir kaç senedir hiç bir şey yapmadığına ek olarak Trömsö gibi bir takımdan bile puan çıkaramamış ve Avrupa'da dibi görmüş Türk takımları! Gelecek sene GS, FB, TS, BJK'dan başka Avrupa temsilcisi ol(a)mayan bir Türkiye futbol ligi... Sanki adını Süper koyunca uçacak sanılan ama daha emeklemeyi beceremeyen Turkcell Süper Lig! İnsanlıktan yoksun, adam kesen öldüren taraftar grupları ve bunlardan beslenen basiretsiz yönetici düzenleri!!! Bu ortamda şampiyon olsan n'olur, olmasan n'olur!?!?

Şampiyonluğu kazandık diye sevinenler, kaybettik diye dünyanın en üzgünü olduğunu sanan 2.ciler, kupanın sahipleri, UEFA kupası yolcuları, son dakikada bu ligte kalanlar yada bu lige çoktan havlu atanlar yada son anda kahrolanlar... Bir düşünsenize, en yakınınızdakinin, kardeşinizin, eşinizin, annenizin, babanızın, dostunuzun pembe, mor, sarı, turkuaz, yeşil,vb. bir kaç renge olan sevda için yaralandığını, sakat kaldığını ya da öldürüldüğünü!!! Değer miydi bu acıya?

Hep duyduğum bir laf vardır: Futbol terörü diye. Türk Dil Kurumu'na göre terör, yıldırma, cana kıyma ve malı yakıp yıkma, korkutma, tedhiş demek. Hürriyet'te okuduğunuz şeyler bu tanıma birebir uyuyor. Madem bu iş futbol terörü, o zaman bu suçları işleyenler de adi suçlu yerine terör suçlusu olarak yargılansınlar! Bakın o zaman adam gibi sevinmeyi, üzülmeyi öğreniyor muyuz, öğrenmiyor muyuz!

Bu konuda daha ben çok yazar çok söylerim! Bu ülkede herkes bir önceki yazıda yazdığım gibi, pazarlamayı da futbolu da çok iyi bilir! Bol bol konuşur, peynir gemisini yürütmeye çalışırız! Yalancı Don Kişot'luk yapan bir çok 'taraftar gazetecimiz' de bu işten ekmek yediği ve benim ve benim gibi düşünenlerden çok daha 'etkin' iletişim kanallarına sahip olduğu için, bu devran böyle döner gider.

Bir zamanlar, beni ümitlendiren söylemleri olan bir adam vardı siyasette, sonra olmadı, olamadı, kayboldu gitti... Ama bir sözü hep hatırımda: 'Statikodan beslenenler, statikoyu değiştiremezler!'

Var mı bir kurtarıcı adayınız?: Yazarlar, yöneticiler, futbolcular, taraftarlar, federasyon...

Ya da siz?

1 Comments:

At Haziran 08, 2006 11:25 ÖÖ, Anonymous Adsız said...

Bencede terör suçu olmalı.
Gs'lıyım ama ailemi alıp bir maça gidemedim.İngiltere ve Almanya liginin maçlarına bakıyorum.
Millet ailece gitmiş keyifli bir şekilde maç izliyor.
Neden bizde izlemeyelim.
Gs maçlarını stadta izlemek bir kenara insanın kahveye bile gidince midesi bulanıyor.Her tarafta küfür var.
Bu konuda bence futbol federasyonu çok zayıf kalıyor.

 

Yorum Gönder

<< Home